Post by Admin on Sept 15, 2013 15:10:55 GMT 2
Akp sayılara bayılıyor.
Demokrasinin seçim sandığıyla kısıtlı kalması ve ancak oy sayılarıyla temsil edilebileceği yanılsaması
6000 kişilik sosyal medya ordusu saçmalığı
%50 yalanı
Türkiye'de 7 kişinin öldürülmesinin Suriye'deki onbinlerce ölüme kıyasla "devede kulak" kalması
Akp temsilcilerinin gösterdiği yüzeysellik burda da bitmiyor, RTE bir de bunun üzerine "Alevilik Ali'yi sevmekse dört dörtlük Aleviyim" deme hakkını görüyor.
Bütün bu yanlış bakış açısının sebebi ise AKP temsilcilerinin ülke genelini ilgilendiren kavramları ve endişeleri basite indirgeyebiliyor olması. Demokrasi kavramı sandıktan çıkan oydan ibaret olunca, veya insanlık komşu ülkedeki ölümlerden daha az ölüme sebep olmak olunca her olgu inasanın gözünde bir sayıdan ibaret olmuş oluyor. Erdoğan da bu tip söylemlerine devam edince seçmenleri de bu yüzeysel düşünce tarzına alışıyor.
Bu yüzeysel düşünce tarzının büyük bir etkisi de seçim zamanında ortaya çıkıyor. Seçmen her olguyu, her problemi basit bir toplama çıkarma işlemiyle eş tutunca, oy vermesi de seçeceği partinin kendisine kazandıracağı gelire bağlı oluyor. Marketten peynir alır gibi düşünülmeye başlanıyor yani. "Hangi parti benim çıkarıma/ hangi partinin iktidarda olması bana en çok gelir ve en az gider sağlayacak". Bu soruları sadece maddi anlamda cevaplandırmaya çalışırsak AKP'nin seçimlerdeki başarısını kutu kutu makarnayla, belki "dış borcu indirdik" yalanlarıyla açıklayabiliriz. Ancak seçmen çıkar hesabı yaparken manevi değerleri de katıyor, ve bu manevi değerlerin en büyük iki unsuru din ve mağdur taklidi yapmak. Erdoğan'ın "dört dörtluk Alevi'yim" demesinden bile din üzerinden insanlarla ne biçim oynamaya çalıştığını görüyoruz.
Bu yüzden Akp seçmenleriyle adalet, fikir özgürlüğü, demokrasi gibi kavramları tartışmalıyız. Erdoğan'ın bu kavramları özellikle unutturmaya çalıştığını açıklamalıyız.
Demokrasinin seçim sandığıyla kısıtlı kalması ve ancak oy sayılarıyla temsil edilebileceği yanılsaması
6000 kişilik sosyal medya ordusu saçmalığı
%50 yalanı
Türkiye'de 7 kişinin öldürülmesinin Suriye'deki onbinlerce ölüme kıyasla "devede kulak" kalması
Akp temsilcilerinin gösterdiği yüzeysellik burda da bitmiyor, RTE bir de bunun üzerine "Alevilik Ali'yi sevmekse dört dörtlük Aleviyim" deme hakkını görüyor.
Bütün bu yanlış bakış açısının sebebi ise AKP temsilcilerinin ülke genelini ilgilendiren kavramları ve endişeleri basite indirgeyebiliyor olması. Demokrasi kavramı sandıktan çıkan oydan ibaret olunca, veya insanlık komşu ülkedeki ölümlerden daha az ölüme sebep olmak olunca her olgu inasanın gözünde bir sayıdan ibaret olmuş oluyor. Erdoğan da bu tip söylemlerine devam edince seçmenleri de bu yüzeysel düşünce tarzına alışıyor.
Bu yüzeysel düşünce tarzının büyük bir etkisi de seçim zamanında ortaya çıkıyor. Seçmen her olguyu, her problemi basit bir toplama çıkarma işlemiyle eş tutunca, oy vermesi de seçeceği partinin kendisine kazandıracağı gelire bağlı oluyor. Marketten peynir alır gibi düşünülmeye başlanıyor yani. "Hangi parti benim çıkarıma/ hangi partinin iktidarda olması bana en çok gelir ve en az gider sağlayacak". Bu soruları sadece maddi anlamda cevaplandırmaya çalışırsak AKP'nin seçimlerdeki başarısını kutu kutu makarnayla, belki "dış borcu indirdik" yalanlarıyla açıklayabiliriz. Ancak seçmen çıkar hesabı yaparken manevi değerleri de katıyor, ve bu manevi değerlerin en büyük iki unsuru din ve mağdur taklidi yapmak. Erdoğan'ın "dört dörtluk Alevi'yim" demesinden bile din üzerinden insanlarla ne biçim oynamaya çalıştığını görüyoruz.
Bu yüzden Akp seçmenleriyle adalet, fikir özgürlüğü, demokrasi gibi kavramları tartışmalıyız. Erdoğan'ın bu kavramları özellikle unutturmaya çalıştığını açıklamalıyız.