Post by Admin on Nov 2, 2013 20:25:47 GMT 2
Basına ve Kamuoyu’na
İşte Sarıgül’le görüşüyor ve hesap soruyoruz…
Gezi Parkı’nın yıkılmak istenmesine karşı onbinlerce insan; “Artık bize rağmen ve bize sormadan istediğinizi yapamazsınız.” demek için eşine az rastlanır bir direniş sergiledi. Bu direniş hepimize pek çok şey öğretti ve öğrenmeye devam ediyoruz. Her şeyden önce, bir araya gelirsek, birbirimize inanır, mücadele edersek pek çok şeyi başarabileceğimizi, başka bir yaşamın, başka bir kentin ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu öğrendik. Bu mücadelenin “ortasında” olduklarını iddia eden bazı politikacıların ise, bu direnişten hiçbir şey anlamadıklarını, direnişin tetikleyicisi olan, bilindik siyasal ayak oyunlarının ve ranta dayalı şehircilik anlayışının parçası olmaya devam ettiklerini gördük.
Şişli’yi beton yığınına çeviren, halkın taleplerini görmezden gelen anlayışın, bugün İstanbul’u yönetmeye aday olmasına karşısında ise Şişli’de yaşayan insanlar olarak, pek çok soru aklımıza geliyor. Şişli’de gökdelenler ve alışveriş merkezleri mantar gibi çoğalırken yeterli genişlikte yeşil alan olmaması nasıl açıklanabilir? Daha açık soralım: Şişli’yi yıllardır neredeyse hiç yeşil alana ihtiyaç duymadan yöneten Sarıgül’ün; Gezi Parkı, Kuzey Ormanları, Beşiktaş İskelesi, Haydarpaşa Tren Garı, Yedikule Bostanları ve İstanbul’un dört bir yanında yok edilmek istenen diğer doğal ve tarihi alanlarla ilgili planlarını merak ediyoruz.
Bu merakımızı arttıran sebeplerin başında daha önce de çeşitli mecralarda defalarca dillendirdiğimiz çok basit ve kolayca gerçekleştirilebilir taleplerimizin dahi göz ardı edilmiş olması gelmektedir. Taleplerimizle ilgili somut bir adım atılması bir kenara, taleplerle ilgili en ufak bir açıklama dahi yapılmamştır. Bugün bu taleplerimizi tekrar açıklayalım:
1) Şişli Merkezindeki nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında yaşadığımız yerde yeterli büyüklükte bir yeşil alan bulunmamaktadır. Çocuklarımızın bedensel ve ruhsal gelişimi ve sağlıklı bir çevrede yaşayabilmemiz için yeterli yeşil alan yapılması Anayasa’dan, yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan hakkımız ve kamu çıkarına dayalı yerel yönetim anlayışının gereğidir. Bu nedenle rahatlıkla ulaşabileceğimiz mesafede ve yeterli genişlikte park alanları yapılmasını, ayrıca Şişli merkez mahallesi civarında bulunan tek park olan Sıracevizler Parkı’nın ıslah edilmesini talep ediyoruz.
2) Çocuklarımızın fahiş ücretler alan özel kreşlere mahkûm olmasını istemiyoruz. Anne-babaların güvenerek çocuklarını bırakabileceği ücretsiz kreşler herkesin hakkıdır. Şişli’de yaşayan herkesin ulaşabileceği ücretsiz ve nitelikli kreşler açılmasını talep ediyoruz.
3) Şişli Belediyesi’nin aldığı kararların ve bütçesinin şeffaf ve denetlenebilir olması gerekmektedir. Şişli’de kentsel dönüşüm adı altında yapılacak uygulamalar başta olmak üzere ilçemizi ilgilendiren her tür kararda Şişli halkına bilgi verilmesini ve alınacak kararlarla ilgili halkın fikrinin alınacağı mekanizmaların oluşturulmasını talep ediyoruz.
Şişli halkının insanca yaşam ve yeni bir yerel yönetim anlayışı ihtiyacının ifadesi olan taleplerle ilgili, Şişli Belediyesi’ne sunulmak üzere kısa sürede 1000 civarı imza toplanmış ve 24 Ağustos’ta Şişli Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasıyla imza kampanyası sonlandırılmıştır. Basın açıklamasını takip eden haftada ise imzalarımız belirlemiş olduğumuz heyet tarafından bir üst yazı ile Belediye’ye verilmiştir.
Gerek imzaların verilmesi sırasında gerekse devam eden günlerde belediye görevlileri tarafından; konuyla ilgilenecekleri, Mustafa Sarıgül’ün de en kısa zamanda bizimle görüşeceği ifade edilmiştir. Ancak imzaları belediyeye sunduğumuz tarihten bu yana yaklaşık iki ay geçmesine rağmen tarafımıza herhangi bir cevap verilmemiştir. Bunun ötesinde yürüttüğümüz faaliyetler zaman zaman zor kullanarak engellenmek istenmektedir. Yasal başvuruyu yapmış olmamıza rağmen imza toplamak için Şişli Meydanı’nda açmış olduğumuz masanın Şişli Belediyesi’ne bağlı zabıta ekiplerince kaldırılmak istenmesi bunun bir örneğidir. Yine deprem gerçeğine ve Şişli’de deprem anında gidebileceğimiz toplanma alanı olmadığına dikkat çekmek için 14 Eylül’de gerçekleştirdiğimiz etkiliğimize polis hukuksuz biçimde saldırmış, çadılarımız zorla sökülmüş, bazıları kullanılmaz hale getirilmiş, bazılarına da el konulmuştur.
Tüm bu yaşananlarda sorunun, şu ya da bu kişiden veya siyasal partiden değil, karar alma hakkının küçük bir azınlığın tekelinde olduğu ve büyük sermaye sahiplerinin çıkarlarına dayalı bu düzenden kaynaklandığını biliyoruz. Sarıgül, yıllardır Şişli’de sürdürdüğü yerel yönetim anlayışıyla ve taleplerimizi aylardır görmezden gelerek bu düzenin bir parçası olduğunu göstermiştir. Gezi ile başlayan ve bugün forumlarla devam eden, bu düzenin topyekün değişmesi mücadelesidir. Sarıgül’le bugün bu meydanda görüştüğümüz gibi her yerde taleplerimizin takipçisi olmaya ve bu düzenin temsilcileriyle “görüşmeye” devam edeceğiz.
Bu daha başlangıç mücadeleye devam…
Şişli Merkez Mahallesi Forumu
İşte Sarıgül’le görüşüyor ve hesap soruyoruz…
Gezi Parkı’nın yıkılmak istenmesine karşı onbinlerce insan; “Artık bize rağmen ve bize sormadan istediğinizi yapamazsınız.” demek için eşine az rastlanır bir direniş sergiledi. Bu direniş hepimize pek çok şey öğretti ve öğrenmeye devam ediyoruz. Her şeyden önce, bir araya gelirsek, birbirimize inanır, mücadele edersek pek çok şeyi başarabileceğimizi, başka bir yaşamın, başka bir kentin ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu öğrendik. Bu mücadelenin “ortasında” olduklarını iddia eden bazı politikacıların ise, bu direnişten hiçbir şey anlamadıklarını, direnişin tetikleyicisi olan, bilindik siyasal ayak oyunlarının ve ranta dayalı şehircilik anlayışının parçası olmaya devam ettiklerini gördük.
Şişli’yi beton yığınına çeviren, halkın taleplerini görmezden gelen anlayışın, bugün İstanbul’u yönetmeye aday olmasına karşısında ise Şişli’de yaşayan insanlar olarak, pek çok soru aklımıza geliyor. Şişli’de gökdelenler ve alışveriş merkezleri mantar gibi çoğalırken yeterli genişlikte yeşil alan olmaması nasıl açıklanabilir? Daha açık soralım: Şişli’yi yıllardır neredeyse hiç yeşil alana ihtiyaç duymadan yöneten Sarıgül’ün; Gezi Parkı, Kuzey Ormanları, Beşiktaş İskelesi, Haydarpaşa Tren Garı, Yedikule Bostanları ve İstanbul’un dört bir yanında yok edilmek istenen diğer doğal ve tarihi alanlarla ilgili planlarını merak ediyoruz.
Bu merakımızı arttıran sebeplerin başında daha önce de çeşitli mecralarda defalarca dillendirdiğimiz çok basit ve kolayca gerçekleştirilebilir taleplerimizin dahi göz ardı edilmiş olması gelmektedir. Taleplerimizle ilgili somut bir adım atılması bir kenara, taleplerle ilgili en ufak bir açıklama dahi yapılmamştır. Bugün bu taleplerimizi tekrar açıklayalım:
1) Şişli Merkezindeki nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında yaşadığımız yerde yeterli büyüklükte bir yeşil alan bulunmamaktadır. Çocuklarımızın bedensel ve ruhsal gelişimi ve sağlıklı bir çevrede yaşayabilmemiz için yeterli yeşil alan yapılması Anayasa’dan, yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan hakkımız ve kamu çıkarına dayalı yerel yönetim anlayışının gereğidir. Bu nedenle rahatlıkla ulaşabileceğimiz mesafede ve yeterli genişlikte park alanları yapılmasını, ayrıca Şişli merkez mahallesi civarında bulunan tek park olan Sıracevizler Parkı’nın ıslah edilmesini talep ediyoruz.
2) Çocuklarımızın fahiş ücretler alan özel kreşlere mahkûm olmasını istemiyoruz. Anne-babaların güvenerek çocuklarını bırakabileceği ücretsiz kreşler herkesin hakkıdır. Şişli’de yaşayan herkesin ulaşabileceği ücretsiz ve nitelikli kreşler açılmasını talep ediyoruz.
3) Şişli Belediyesi’nin aldığı kararların ve bütçesinin şeffaf ve denetlenebilir olması gerekmektedir. Şişli’de kentsel dönüşüm adı altında yapılacak uygulamalar başta olmak üzere ilçemizi ilgilendiren her tür kararda Şişli halkına bilgi verilmesini ve alınacak kararlarla ilgili halkın fikrinin alınacağı mekanizmaların oluşturulmasını talep ediyoruz.
Şişli halkının insanca yaşam ve yeni bir yerel yönetim anlayışı ihtiyacının ifadesi olan taleplerle ilgili, Şişli Belediyesi’ne sunulmak üzere kısa sürede 1000 civarı imza toplanmış ve 24 Ağustos’ta Şişli Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasıyla imza kampanyası sonlandırılmıştır. Basın açıklamasını takip eden haftada ise imzalarımız belirlemiş olduğumuz heyet tarafından bir üst yazı ile Belediye’ye verilmiştir.
Gerek imzaların verilmesi sırasında gerekse devam eden günlerde belediye görevlileri tarafından; konuyla ilgilenecekleri, Mustafa Sarıgül’ün de en kısa zamanda bizimle görüşeceği ifade edilmiştir. Ancak imzaları belediyeye sunduğumuz tarihten bu yana yaklaşık iki ay geçmesine rağmen tarafımıza herhangi bir cevap verilmemiştir. Bunun ötesinde yürüttüğümüz faaliyetler zaman zaman zor kullanarak engellenmek istenmektedir. Yasal başvuruyu yapmış olmamıza rağmen imza toplamak için Şişli Meydanı’nda açmış olduğumuz masanın Şişli Belediyesi’ne bağlı zabıta ekiplerince kaldırılmak istenmesi bunun bir örneğidir. Yine deprem gerçeğine ve Şişli’de deprem anında gidebileceğimiz toplanma alanı olmadığına dikkat çekmek için 14 Eylül’de gerçekleştirdiğimiz etkiliğimize polis hukuksuz biçimde saldırmış, çadılarımız zorla sökülmüş, bazıları kullanılmaz hale getirilmiş, bazılarına da el konulmuştur.
Tüm bu yaşananlarda sorunun, şu ya da bu kişiden veya siyasal partiden değil, karar alma hakkının küçük bir azınlığın tekelinde olduğu ve büyük sermaye sahiplerinin çıkarlarına dayalı bu düzenden kaynaklandığını biliyoruz. Sarıgül, yıllardır Şişli’de sürdürdüğü yerel yönetim anlayışıyla ve taleplerimizi aylardır görmezden gelerek bu düzenin bir parçası olduğunu göstermiştir. Gezi ile başlayan ve bugün forumlarla devam eden, bu düzenin topyekün değişmesi mücadelesidir. Sarıgül’le bugün bu meydanda görüştüğümüz gibi her yerde taleplerimizin takipçisi olmaya ve bu düzenin temsilcileriyle “görüşmeye” devam edeceğiz.
Bu daha başlangıç mücadeleye devam…
Şişli Merkez Mahallesi Forumu