Post by Admin on Jul 26, 2013 0:43:46 GMT 2
23 TEMMUZ 2013 KRİTON CURİ PARK FORUMU NOTLARI
Forum bir önceki forumda konuşulan konuları ana başlıklar halinde hatırlatılmasıyla başlandı.
Moderatör ve kolaylaştırıcılar seçildi.
Forum günlerinin bayram sonuna kadar 3 güne düşürülmesi ve pazartesi, Çarşamba ve Cuma forum günleri Cumartesi yada Pazar gününün etkinliklere katılım günü olarak belirlenmesi oylama yapılarak kabul edildi.
Bu konu hakkında bir konuşmacı söz aldı; Forumlar boyunca sinerji oluşturuldu. Boşluk olursa sinerji dağılır diye düşünüyorum dedi.
Moderatör dünden sözüm yarım kaldı diyen varsa öncelikle söz almasını söyledi.
Söz alan bir konuşmacı; Çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşadığımız coğrafya –Anadolu- kan ve faili meçhullerle dolu. Cumhuriyeti düşman belleyenler her konuda her yeniliğe karşı sinsice savaş açtılar. Saldırmaya devam ediyorlar. Tarih boyunca gerçek tarihi resmi eğitim kurumlarından öğrenemiyoruz. Gerçek haberleri de öğrenemediğimizi Geziden sonra penguen medya bize bunu çok net gösterdi. Savaşa doğru gidiyoruz. Suriye’nin iç işlerine Özgür Suriye Ordusunu destekleyerek karıştık. Özgür Suriye Ordusu demek şiddet, vahşet ve insanlık dışı davranışlar demektir. Bunlara ve bunun türevlerine sınırlarımızı aştık, silahlar verdik, TC kimliği verdik. İki gün sonrada karşımıza seçmen olarak çıkacaklar. Tehlikenin bu boyutunu altını çizerek göstermek istiyorum. Önümüzde en önemli konumuz anayasadır. Anayasayı kim yapacak? Nasıl yapacak? Kiminle yapacak? Bu çok önemli ve anayasayı halka rağmen tek başlarına yapmamaları gerekir. Anadolu demek hoş görü demektir. Kardeş kardeşe, omuz omuza yaşamak demektir. Bunu Anadolu da Mardin örneği İstanbul’da Gezi örneği göstermiştir. Yapmamız gerekenlerden bir diğer görevimizde seçim kütüklerinin kontrolüdür. Ayrıca bir not vermek istiyorum. İl meclis üyeliklerine seçilmek isteyenler ve yer almak isteyenler ay sonuna kadar partilere başvurup kayıt olsunlar. Son söz olarak ta hiçbir şekilde ötekileştirmeyelim, ötekileştirilmeyelim.
Bir başka konuşmacı; Bir dinin nasıl sömürüldüğüne acıyarak bakıyorum. Kadir İnanır akil insanlar toplantısında “Sayın Başbakan keşke her zaman böyle yumuşak olsaydınız” dediğinde ise başbakan “Sen filmlerinde öylemiydin?” diye soruyor. Görüyoruz ki başbakanda bizlere karşı rol yapıyor. Hanifi Avcı mütasıp biridir. Fakat sol örgütler davasında yargılanıyor. Atatürk’ün gençliğe hitabında görüldüğü gibi gençlere güveni boşuna değilmiş. Bunu Gezi ispatladı. Fakat gençlerin örgütsel bazda bir partisi yok. Olması gerekiyor. Özgürlüklerin ikinci nedeni örgütlülüktür lakin o da yok. Bütün bunların dikkate alınıp çözülmesi gerekiyor.
Bir başka konuşmacı; Bence anayasa değişmeli. Geleceğe dair pozitif bir düşüncesi olan varsa o da gelsin konuşsun.
Bir başka konuşmacı; Ben lise öğrencisiyim. Korkmadan alanlara çıkıyoruz. Şimdiye kadar Atatürk’ün izindeyiz diyorduk. Şimdi alanlara çıkıp görevimizi yerine getiriyoruz. Bundan sonra bizler değil iktidar korksun çünkü onların devri bitmiştir.
Bir başka konuşmacı; Gezi parkı ve yoğurtçu parkında bulundum. Kadıköy’deki gelişmelerle ilgili ne düşünülüyor? Mahalle meclisleri kurulsun diye karar alındı. Bu çerçevede biz ne yapabiliriz? Hukuksuzluk haddini bilmez bir şekilde sürüyor. Kötü sonuçlar ortaya çıksa da hukuk herkese lazım. Forum haftada 3 gün olacaksa en az 1 günü özel gündemli olsun.
Bir başka konuşmacı; İlçe meclis toplantılarına temsilci gönderelim. Ne konuşuyorlar izleyelim. Kadıköy belediyesi meclis toplantısına buradan da temsilci seçip gönderelim, ne yapılıyor bilgilenelim. Bu bizim yurttaşlık hakkımızdır. Dünya saydamlık endeksi vardır. Saydamlığın çok geniş anlamı vardır. Bilgi almak için özel bir çaba gerekmeksizin önceden belli olanları görmek herkesin hakkıdır. Parkımızda pano yapmayı öneriyorum. İnternetten ve gazetelerden haber çıktıları alarak panomuza yerleştiririz ve günceli yakalayıp gündem oluştururuz. Taksimde ayağına, başına ve beline gaz fişeği gelen kişi Balta limanında bir hastaneye gitmiş. Acil bölümünde Doktor kişinin Taksim’den geldiğini öğrendiğinde sıranın sonuna göndermiş. İşin aciliyetini ihmal etmiş. Penguen medya bunları görmez ve yazmaz.
Moderatör araya girip pano yapılıp yapılmamasını oyladı. Yapılması yönünde bir karar çıktı ve gönüllüler belirlendi.
Başka bir konuşmacı; Forum kan kaybetmesin. Önümüzdeki Cuma günü iftar var. Diğer günlerde konusunda uzman konuşmacıları forumumuza davet edelim.
Bir başka konuşmacı; Kapitalizm akla, doğaya ve bilime karşı bir sistemdir. TMMOB bilime aykırı yapılan hızlı tren projesini onaylamamıştı. Oysa iktidar hızlı tren projesini devreye soktu. 22 Temmuz 2004’de 41 vatandaşımız hatalı projenin kurbanı olup hayatlarını kaybettiler. Hiç kimse ceza almadı ve kimse istifa etmedi. Yaşadığımız süreçte her gün doğa katlediliyor. Son balık, son nehir ve son su tükendiğinde beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak. Bayrama kadar forum günleri 3’e düşürüldü. Küçük küçük adımları atacağımız büyük adımlar için önemsiyorum. Bir arada kalma kararlılığımız çok güzel.
Moderatör; Gelenlerin az olması kimseyi tedirgin etmesin ramazandan sonra tekrardan sayımız artacaktır.
Bir konuşmacı; Bizler Müslümanız. Bu millet önceden de Müslümandı. Türban diye bir sorun yoktu. Çok nadir türbanlılar vardı. 1980’den sonra belli bir çıkar uğruna türbanlı sayısı arttı. Neden?
Bir başka konuşmacı; 28 Şubat kalleşliği Akp’yi var edip, tavan yaptırdı. Yanlış bir siyaset güdülerek kapalı insanlara yanlışlıklar bilinçli olarak yapıldı. Karşımdaki insanın ne olduğu, nasıl giyindiği benim için önemli değil. Sembolizm kalıcı olmamalı. İçsellikle baktığımızda Yahudiler ve Müslümanlar dinlerini 24 saat yaşıyorlar. Hristiyanlar gibi bir güne indirgeyemiyorlar. Bu durumda laiklik bu dinlere ters geliyor.
Bir başka konuşmacı; Hristiyanlıktada süreç hiçbir şekilde güllük gülistanlık olmadı. Mücadele ederek bugünlere geldiler. Dini kendi içimizde ve ibadethanelerde yaşarsak, devlet politikası olarak görmez isek, daha barışçıl bir yaşamda oluruz.
Bir başka konuşmacı; Türkiye’de 1980’den sonra çok büyük ölçüde batıya göç oldu. Göç edenler yıkımlar yaşayarak, ötekileştirilerek ve feodalizm içinde sıkıştırılarak yaşamak zorunda bırakıldı.
Bir başka konuşmacı; Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri laik olduğunu mu sanıyoruz? Bence değil. Çünkü Hanefiliğe endekslenmiş bir laiklik anlayışı var. Süreç içinde Marshall yardımlarıyla Amerika topraklarımızda ılımlı İslam istediği için başımıza bunlar geldi. Gezi olayları da bunlara dur dedi.
Başka bir konuşmacı; 16 yaşındayım. Benim ailem türbanlı. Bu iktidarda özellikle türbanı öne çıkardılar. Amaçları karşılıklı çatışma yaratmaktı. İnsan oğlunun sağlıklı gelişimi için 18 yaşına kadar etki altında kalmadan yetiştirilmesi gerekir.
Bir başka konuşmacı; Özgürlük mücadelesinde birilerinin askeri olmayalım. Her çocuk bebek doğar. Hiçbir zaman asker doğmaz. Herkes doğduğu andan itibaren özgürlük mücadelesi vermektedir.
Bir başka konuşmacı; Askerler türbanlılar iktidar olunca hapse atıldılar. Karşılıklı sistematikli olarak süren savaş devam etmektedir. Türban siyasi bir simgedir. Buradan da rant elde etmek isteyenler türban altına eşlerini sokarlar. Biz neyiz? Haklarımızı biliyor muyuz? Partilere üye oluyor muyuz? Siyaset yalan üzerine kurulmuş, bunu yıkabiliyor muyuz? Türkiye son 1 ayda 500 milyar borçlandı deniliyor. İyi bir noktada dairesi olan 4 milyon aile dairesini satarsa bu borcu ancak ödeyebilir. Eskiden 5-6 tane dolar milyarderimiz varken, son 10 yılda 36 tane dolar milyarderimiz oldu. Sermayenin nasıl el değiştirdiğini burada görebiliriz. Giden paraları, örtülü ödenek ödemelerini sorgulayamıyoruz. Siyasi partileri düşüncemize göre yönlendirmemiz gerekiyor.
Başka bir konuşmacı; Evet savaş var. Bu savaş şimdi başlamadı. İnsanoğlunun varlığında seçilen ilk kabile reisi ile o savaş başladı. Bu savaş sınıf savaşıdır. Ezen ve ezilenlerin savaşıdır. Devletin yaptığı ayrımcılık tuzağına düşmeyelim. Kapitalizm para aktarıyor, birilerini kullanıyor ve diğerlerini özgürlük mücadelesinde harcatıyor. Taksim’de esnaf polise dur demişti. Polis ise esnafa savaş açmıştır. Çünkü artık orada eğlence dünyasına hizmet veren esnaf istenmemektedir. Bir araya gelmemiz için girilen mücadeleye sahip çıkalım.
Bir başka konuşmacı; Özgürlükler noktasında 5 yaşındaki bir çocuğun kendi iradesiyle tesettüre sokulduğuna inanmıyorum. Dayatmaların olduğu bir yerde özgürlüklerden bahsedilemez.
Bir başka konuşmacı; Siyasette rıza dediğimiz bir kavram vardır. Karşısında da zor vardır. Akp’nin iktidarda olmasını rıza ve zor aynı zamanda şiddet sağlamıştır. Neden Akp kazanıyor? Siyasetinde farklı bir şey mi var? Emperyalist desteğini nasıl oya çevirerek iktidar oluyor? Bunların deşifre edilmesi gerekiyor. Alternatif çözümlerin üretilmesi gerekiyor. Türban konusunda dolaşmamak gerekir. Akp’nin elini güçlendirmeyelim. Sakallıya laf yokken türbanlıya laf söylemek kadın vücuduna karışmadan geçiyor. Burada kadınların mücadele vermesi gerekiyor. Greve giden işçilerde greve giden kadın ya da erkek diye bir tabir yoktur. Grev bütün işçilerin grevidir.
Bir başka konuşmacı; İktidarın kurduğu tuzaklara düşmeyelim. Eğer kendimizin de özeleştiri vermesi gerekiyorsa bunu yüreklilikle yapalım ve mücadelemize devam edelim. Bu mücadele halk mücadelesidir.
Forumumuzda alınan karar ile bundan sonra sadece Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri forum olacaktır. Ramazan boyunca Cuma günleri iftar yemeği verilmeye devam edilecektir.
parklarbizim.blogspot.com/2013/07/kozyatag-kriton-curi-park-forum-notlar_5240.html
Forum bir önceki forumda konuşulan konuları ana başlıklar halinde hatırlatılmasıyla başlandı.
Moderatör ve kolaylaştırıcılar seçildi.
Forum günlerinin bayram sonuna kadar 3 güne düşürülmesi ve pazartesi, Çarşamba ve Cuma forum günleri Cumartesi yada Pazar gününün etkinliklere katılım günü olarak belirlenmesi oylama yapılarak kabul edildi.
Bu konu hakkında bir konuşmacı söz aldı; Forumlar boyunca sinerji oluşturuldu. Boşluk olursa sinerji dağılır diye düşünüyorum dedi.
Moderatör dünden sözüm yarım kaldı diyen varsa öncelikle söz almasını söyledi.
Söz alan bir konuşmacı; Çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Yaşadığımız coğrafya –Anadolu- kan ve faili meçhullerle dolu. Cumhuriyeti düşman belleyenler her konuda her yeniliğe karşı sinsice savaş açtılar. Saldırmaya devam ediyorlar. Tarih boyunca gerçek tarihi resmi eğitim kurumlarından öğrenemiyoruz. Gerçek haberleri de öğrenemediğimizi Geziden sonra penguen medya bize bunu çok net gösterdi. Savaşa doğru gidiyoruz. Suriye’nin iç işlerine Özgür Suriye Ordusunu destekleyerek karıştık. Özgür Suriye Ordusu demek şiddet, vahşet ve insanlık dışı davranışlar demektir. Bunlara ve bunun türevlerine sınırlarımızı aştık, silahlar verdik, TC kimliği verdik. İki gün sonrada karşımıza seçmen olarak çıkacaklar. Tehlikenin bu boyutunu altını çizerek göstermek istiyorum. Önümüzde en önemli konumuz anayasadır. Anayasayı kim yapacak? Nasıl yapacak? Kiminle yapacak? Bu çok önemli ve anayasayı halka rağmen tek başlarına yapmamaları gerekir. Anadolu demek hoş görü demektir. Kardeş kardeşe, omuz omuza yaşamak demektir. Bunu Anadolu da Mardin örneği İstanbul’da Gezi örneği göstermiştir. Yapmamız gerekenlerden bir diğer görevimizde seçim kütüklerinin kontrolüdür. Ayrıca bir not vermek istiyorum. İl meclis üyeliklerine seçilmek isteyenler ve yer almak isteyenler ay sonuna kadar partilere başvurup kayıt olsunlar. Son söz olarak ta hiçbir şekilde ötekileştirmeyelim, ötekileştirilmeyelim.
Bir başka konuşmacı; Bir dinin nasıl sömürüldüğüne acıyarak bakıyorum. Kadir İnanır akil insanlar toplantısında “Sayın Başbakan keşke her zaman böyle yumuşak olsaydınız” dediğinde ise başbakan “Sen filmlerinde öylemiydin?” diye soruyor. Görüyoruz ki başbakanda bizlere karşı rol yapıyor. Hanifi Avcı mütasıp biridir. Fakat sol örgütler davasında yargılanıyor. Atatürk’ün gençliğe hitabında görüldüğü gibi gençlere güveni boşuna değilmiş. Bunu Gezi ispatladı. Fakat gençlerin örgütsel bazda bir partisi yok. Olması gerekiyor. Özgürlüklerin ikinci nedeni örgütlülüktür lakin o da yok. Bütün bunların dikkate alınıp çözülmesi gerekiyor.
Bir başka konuşmacı; Bence anayasa değişmeli. Geleceğe dair pozitif bir düşüncesi olan varsa o da gelsin konuşsun.
Bir başka konuşmacı; Ben lise öğrencisiyim. Korkmadan alanlara çıkıyoruz. Şimdiye kadar Atatürk’ün izindeyiz diyorduk. Şimdi alanlara çıkıp görevimizi yerine getiriyoruz. Bundan sonra bizler değil iktidar korksun çünkü onların devri bitmiştir.
Bir başka konuşmacı; Gezi parkı ve yoğurtçu parkında bulundum. Kadıköy’deki gelişmelerle ilgili ne düşünülüyor? Mahalle meclisleri kurulsun diye karar alındı. Bu çerçevede biz ne yapabiliriz? Hukuksuzluk haddini bilmez bir şekilde sürüyor. Kötü sonuçlar ortaya çıksa da hukuk herkese lazım. Forum haftada 3 gün olacaksa en az 1 günü özel gündemli olsun.
Bir başka konuşmacı; İlçe meclis toplantılarına temsilci gönderelim. Ne konuşuyorlar izleyelim. Kadıköy belediyesi meclis toplantısına buradan da temsilci seçip gönderelim, ne yapılıyor bilgilenelim. Bu bizim yurttaşlık hakkımızdır. Dünya saydamlık endeksi vardır. Saydamlığın çok geniş anlamı vardır. Bilgi almak için özel bir çaba gerekmeksizin önceden belli olanları görmek herkesin hakkıdır. Parkımızda pano yapmayı öneriyorum. İnternetten ve gazetelerden haber çıktıları alarak panomuza yerleştiririz ve günceli yakalayıp gündem oluştururuz. Taksimde ayağına, başına ve beline gaz fişeği gelen kişi Balta limanında bir hastaneye gitmiş. Acil bölümünde Doktor kişinin Taksim’den geldiğini öğrendiğinde sıranın sonuna göndermiş. İşin aciliyetini ihmal etmiş. Penguen medya bunları görmez ve yazmaz.
Moderatör araya girip pano yapılıp yapılmamasını oyladı. Yapılması yönünde bir karar çıktı ve gönüllüler belirlendi.
Başka bir konuşmacı; Forum kan kaybetmesin. Önümüzdeki Cuma günü iftar var. Diğer günlerde konusunda uzman konuşmacıları forumumuza davet edelim.
Bir başka konuşmacı; Kapitalizm akla, doğaya ve bilime karşı bir sistemdir. TMMOB bilime aykırı yapılan hızlı tren projesini onaylamamıştı. Oysa iktidar hızlı tren projesini devreye soktu. 22 Temmuz 2004’de 41 vatandaşımız hatalı projenin kurbanı olup hayatlarını kaybettiler. Hiç kimse ceza almadı ve kimse istifa etmedi. Yaşadığımız süreçte her gün doğa katlediliyor. Son balık, son nehir ve son su tükendiğinde beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak. Bayrama kadar forum günleri 3’e düşürüldü. Küçük küçük adımları atacağımız büyük adımlar için önemsiyorum. Bir arada kalma kararlılığımız çok güzel.
Moderatör; Gelenlerin az olması kimseyi tedirgin etmesin ramazandan sonra tekrardan sayımız artacaktır.
Bir konuşmacı; Bizler Müslümanız. Bu millet önceden de Müslümandı. Türban diye bir sorun yoktu. Çok nadir türbanlılar vardı. 1980’den sonra belli bir çıkar uğruna türbanlı sayısı arttı. Neden?
Bir başka konuşmacı; 28 Şubat kalleşliği Akp’yi var edip, tavan yaptırdı. Yanlış bir siyaset güdülerek kapalı insanlara yanlışlıklar bilinçli olarak yapıldı. Karşımdaki insanın ne olduğu, nasıl giyindiği benim için önemli değil. Sembolizm kalıcı olmamalı. İçsellikle baktığımızda Yahudiler ve Müslümanlar dinlerini 24 saat yaşıyorlar. Hristiyanlar gibi bir güne indirgeyemiyorlar. Bu durumda laiklik bu dinlere ters geliyor.
Bir başka konuşmacı; Hristiyanlıktada süreç hiçbir şekilde güllük gülistanlık olmadı. Mücadele ederek bugünlere geldiler. Dini kendi içimizde ve ibadethanelerde yaşarsak, devlet politikası olarak görmez isek, daha barışçıl bir yaşamda oluruz.
Bir başka konuşmacı; Türkiye’de 1980’den sonra çok büyük ölçüde batıya göç oldu. Göç edenler yıkımlar yaşayarak, ötekileştirilerek ve feodalizm içinde sıkıştırılarak yaşamak zorunda bırakıldı.
Bir başka konuşmacı; Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri laik olduğunu mu sanıyoruz? Bence değil. Çünkü Hanefiliğe endekslenmiş bir laiklik anlayışı var. Süreç içinde Marshall yardımlarıyla Amerika topraklarımızda ılımlı İslam istediği için başımıza bunlar geldi. Gezi olayları da bunlara dur dedi.
Başka bir konuşmacı; 16 yaşındayım. Benim ailem türbanlı. Bu iktidarda özellikle türbanı öne çıkardılar. Amaçları karşılıklı çatışma yaratmaktı. İnsan oğlunun sağlıklı gelişimi için 18 yaşına kadar etki altında kalmadan yetiştirilmesi gerekir.
Bir başka konuşmacı; Özgürlük mücadelesinde birilerinin askeri olmayalım. Her çocuk bebek doğar. Hiçbir zaman asker doğmaz. Herkes doğduğu andan itibaren özgürlük mücadelesi vermektedir.
Bir başka konuşmacı; Askerler türbanlılar iktidar olunca hapse atıldılar. Karşılıklı sistematikli olarak süren savaş devam etmektedir. Türban siyasi bir simgedir. Buradan da rant elde etmek isteyenler türban altına eşlerini sokarlar. Biz neyiz? Haklarımızı biliyor muyuz? Partilere üye oluyor muyuz? Siyaset yalan üzerine kurulmuş, bunu yıkabiliyor muyuz? Türkiye son 1 ayda 500 milyar borçlandı deniliyor. İyi bir noktada dairesi olan 4 milyon aile dairesini satarsa bu borcu ancak ödeyebilir. Eskiden 5-6 tane dolar milyarderimiz varken, son 10 yılda 36 tane dolar milyarderimiz oldu. Sermayenin nasıl el değiştirdiğini burada görebiliriz. Giden paraları, örtülü ödenek ödemelerini sorgulayamıyoruz. Siyasi partileri düşüncemize göre yönlendirmemiz gerekiyor.
Başka bir konuşmacı; Evet savaş var. Bu savaş şimdi başlamadı. İnsanoğlunun varlığında seçilen ilk kabile reisi ile o savaş başladı. Bu savaş sınıf savaşıdır. Ezen ve ezilenlerin savaşıdır. Devletin yaptığı ayrımcılık tuzağına düşmeyelim. Kapitalizm para aktarıyor, birilerini kullanıyor ve diğerlerini özgürlük mücadelesinde harcatıyor. Taksim’de esnaf polise dur demişti. Polis ise esnafa savaş açmıştır. Çünkü artık orada eğlence dünyasına hizmet veren esnaf istenmemektedir. Bir araya gelmemiz için girilen mücadeleye sahip çıkalım.
Bir başka konuşmacı; Özgürlükler noktasında 5 yaşındaki bir çocuğun kendi iradesiyle tesettüre sokulduğuna inanmıyorum. Dayatmaların olduğu bir yerde özgürlüklerden bahsedilemez.
Bir başka konuşmacı; Siyasette rıza dediğimiz bir kavram vardır. Karşısında da zor vardır. Akp’nin iktidarda olmasını rıza ve zor aynı zamanda şiddet sağlamıştır. Neden Akp kazanıyor? Siyasetinde farklı bir şey mi var? Emperyalist desteğini nasıl oya çevirerek iktidar oluyor? Bunların deşifre edilmesi gerekiyor. Alternatif çözümlerin üretilmesi gerekiyor. Türban konusunda dolaşmamak gerekir. Akp’nin elini güçlendirmeyelim. Sakallıya laf yokken türbanlıya laf söylemek kadın vücuduna karışmadan geçiyor. Burada kadınların mücadele vermesi gerekiyor. Greve giden işçilerde greve giden kadın ya da erkek diye bir tabir yoktur. Grev bütün işçilerin grevidir.
Bir başka konuşmacı; İktidarın kurduğu tuzaklara düşmeyelim. Eğer kendimizin de özeleştiri vermesi gerekiyorsa bunu yüreklilikle yapalım ve mücadelemize devam edelim. Bu mücadele halk mücadelesidir.
Forumumuzda alınan karar ile bundan sonra sadece Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri forum olacaktır. Ramazan boyunca Cuma günleri iftar yemeği verilmeye devam edilecektir.
parklarbizim.blogspot.com/2013/07/kozyatag-kriton-curi-park-forum-notlar_5240.html