Post by Admin on Jun 21, 2013 6:18:35 GMT 2
Kuğulu Park 1. Forumu Notları
Direnişin sürdürülebilirliği problemi:
Direnişin şu zamana kadar etkisinin, yöntemi gereğince zaman içinde sönümleneceği hatırlatıldı ve sürdürülebilirliği konusunda çalışmalar yapılması gerektiği vurgulandı. Bunun üzerine söz alan bir konuşmacı, eylem biçimlerinin çeşitliğinin bunu sağlayabileceğini söyledi. Bu fikre bütün forum katılımcıları destek verdi. Başka bir konuşmacının ‘direnişin sürdürülebilirliği’ üzerine ayrı bir oturum yapılması fikri de herkes tarafından onaylandı.
Örgütlenme biçimleri:
Bazı konuşmacıların ‘hareketin büyümesi’ kavramını tekrarlaması üzerine, başka bir konuşmacı söz alarak, başka yönlenimlerinin de düşünülmesi gerektiğini ve belki de küçük yapılar olarak kalan yerel örgütlenmelerin bir koordinasyon ile büyümesi değil, sağlam bir iletişim ile birbirlerinden haberdar olmasının olumlu olabileceğini söyledi. ‘Büyüme yerine yayılmayı’ öneren konuşmacı, bu konunun ayrı bir oturumda değerlendirilmesi ve hatta bir çok farklı oturumda çözümlenmesi gerektiğini vurguladı. Forum bu fikri onayladı.
Cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı söylemlerin dışlanması:
Eylemler boyunca bir çok kişinin ve grubun, bir diğerinin söyleminden rahatsız olabileceği durumların oluştuğunu ancak bu zamana kadar bir kaç durum haricinde barışçıl şekillerde sorunsuz olarak atlatıldığı hatırlatıldı. Bir başka söz alan konuşmacı, hareketin sürdürülebilirliği için, bizi birbirimizden ayıracak her türlü söylem ve davranışın dışarlanmasının önemli olduğunu vurguladı. Herkes bu görüşe katıldı. Başka bir konuşmacı, kimsenin askeri olmak istemeyen veya bir kişiye duyulan öfkeyi belirtirken eylemin bir parçası olan başka kişilere saldıran slogan ve yazıların dışarlanması gerektiğini vurguladı.
Hareketin bir lider beklentisi olmalı mı?:
Forumda bu soru etrafında görüş bildirenler farklı düşünceler bildirdi. Bir grup konuşmacı, örgütlenme biçimlerinin bir gereği olarak liderliğin olması gerektiğini ancak bunun bir kişi olmasına gerek olmadığını belirttiler. Bir platformun da lider konumunda olabileceği eklendi. Bunun karşısında farklı örgütlenme biçimlerinde belirgin ve etkin bir lider konumu olmadan da hareketin var olabileceği ve yaygınlaşabileceği üzerine fikirler bildirildi. Karşı görüş sahiplerinin birbirlerine de hak vermesi ile hareketin olası örgütlenme biçimleri üzerine ayrı bir oturum yapılmasına karar verildi.
Bir eylem biçimi olarak boykot:
Söz alanlardan bir kişi, boykotun şu anda önemli bir eylem olacağı ve yakın bir zamanda yaygın bir boykot sürecinin başlaması gerektiğini dile getirdi. Bu konuda fikir birliği sağlandı. Bu fikri destekleyerek konuşmasına başlayan bir diğer konuşmacı, sosyal medyada yaptığımız boykotun görsellerini bir şekil paylaşarak eylemin etkinliğinin arttırılabileceğini dile getirdi. Bütün forum bu fikri onayladı.
Azınlınlık hakları ve eşitsizlerin eşitliği:
Bir konuşmacı, bu hareketin yönleniminin gerçek demokrasi olması gerektiğini vurguladı ve süreç boyunca azınlık haklarının hayati bir konu olarak savunulması gerektiğini vurguladı. Forum katılımcıları bu fikre destek verdi. Ayrıca hareketin bir neticesi olarak eşitsizlerin eşitliği olması gerektiğini dile getirdi.
Mücadele kültürünün noksanlığı:
Konuşmacılardan biri, kendi üzerinden verdiği örnek ile, mücadele kültürü noksanlığı olduğunu dile getirdi. Bu durumun gün geçtikçe değiştiğini ancak kalabalık bir kitle olarak bu eksikliğin hızla giderilmesinin zor olduğunu vurguladı. Bu durumun bir çok kişi için geçerli olduğu, katılımcılardan gelen destekten anlaşıldı. Bir başka konuşmacı bu fikri desteklerken, bunun politik farkındalığın artması için bir motivasyon olabileceği yönündeki umutlarını bildirdi. Bütün forum bu umutları paylaştığını belirtti.
Direniş alanında alkol kullanımı:
Her ne kadar bir çok kişi direniş alanında alkol kullanımına karşı çıksa da, alkol kullanımını yasaklanmasının karşı çıktığımız uygulamaların tekrarı olacağı konusunda fikir bildirildi. Böylece dikkatli ve önemli kararların bazı durumlarda hızlı verilmesi gereken eylem alanında alkol tüketimi konusunda eylemcilerin özdenetimlerine güvenilmesi gerektiği ancak herkesin birbirine konu ile ilgili uyarı yapma hakkı verdiğini kabul etmesi gerektiği konusunda hem fikir olundu. Agresyona ve tutarsız davranışlara neden olacak durumlarda, kişiler eylem alanının dışına çıkarılacaktır.
Polis şiddetinin unutulmaması:
Günlerdir yaşanan ve birçok arkadaşımızı kaybetmemize yol açan polis şiddetinin unutulmaması, unutturulmaması ve bilmeyenlerin bilgilendirilmesi yönünde fikir birliğine varıldı. Medyanın artık çokta ilgilenmediği gaz saldırıları veya polis eliyle fiziksel şiddetin insan bedeni üzerinde etkisinin, insanların zihnindeki etkiye bağlı olmadığı, hala ölümcül olduğu konusunda hatırlatma yapıldı.
Travma desteği duyurusu:
Ankara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan bir katılımcı, her türlü şiddete maruz kalmış eylemcilerin travma desteği ihtiyacı olabileceğini vurguladı. Kendisinin ve öğrencilerinin hem alanlarda hem de enstitülerinde bu desteği gönüllü olarak vermeye hazır olduklarını dile getirdi. İletişim bilgilerini ayrıca Kuğulu İnisiyatifi’ne veren hocamız, yaşananların kalıcı etkilerinin olabileceğini ve alınacak desteğin önemli olduğunu söyledi.
Kuğulu direnişi hakkında eleştiriler:
Konuşmacılardan bazıları, Kuğulu Direnişi’nin konumu ve hareket içindeki yeri açısından daha etkin ve daha örgütlü olması gerektiğini vurguladı. Ankara’daki diğer eylem alanları ile iletişiminin zayıf olduğu belirtildi. Bunu geliştirmek için çalışmalar yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Herkesin onayını alan bu görüşün karşısında söz alan Kuğulu’da kalan bir eylemci, polis şiddeti ve baskısının bazı çalışmaları yürütmeyi zorlaştırdığını ve kampa halk katılımının beklenenin altında olmasından çalışmaların hızlı yürütülemediğini hatırlattı. Kuğulu’da kalan eylemciler bu görüşü desteklediklerini belirttiler. Bir an önce Ankara’daki diğer ilçe veya mahallelerdeki oluşumlarla iletişim arttırılması için çalışmalara başlanmasına ve Cumartesi günü (22 Haziran) Ankara’nın her yerinden gelen oluşumlara sohbet çağrısında bulunuldu.
Yaşasın Türkiye'nin Gençleri:
Özellikle yaşça büyük konuşmacılar, konuşmalarında, bu hareketin içinde olan gençlerden daha önce böyle birşeyi başarabilecek potansiyeli göremedikleri için özür dilediler ve tam destek verdiklerini söylediler. Bir konuşmacı, konuşmasını 'Yaşasın Türkiye'nin Gençleri!' diye noktaladı ve bütün forum alkışlarıyla bu söylevi destekledi.
ParklarBizim.Blogspot'tan alinmistir
Direnişin sürdürülebilirliği problemi:
Direnişin şu zamana kadar etkisinin, yöntemi gereğince zaman içinde sönümleneceği hatırlatıldı ve sürdürülebilirliği konusunda çalışmalar yapılması gerektiği vurgulandı. Bunun üzerine söz alan bir konuşmacı, eylem biçimlerinin çeşitliğinin bunu sağlayabileceğini söyledi. Bu fikre bütün forum katılımcıları destek verdi. Başka bir konuşmacının ‘direnişin sürdürülebilirliği’ üzerine ayrı bir oturum yapılması fikri de herkes tarafından onaylandı.
Örgütlenme biçimleri:
Bazı konuşmacıların ‘hareketin büyümesi’ kavramını tekrarlaması üzerine, başka bir konuşmacı söz alarak, başka yönlenimlerinin de düşünülmesi gerektiğini ve belki de küçük yapılar olarak kalan yerel örgütlenmelerin bir koordinasyon ile büyümesi değil, sağlam bir iletişim ile birbirlerinden haberdar olmasının olumlu olabileceğini söyledi. ‘Büyüme yerine yayılmayı’ öneren konuşmacı, bu konunun ayrı bir oturumda değerlendirilmesi ve hatta bir çok farklı oturumda çözümlenmesi gerektiğini vurguladı. Forum bu fikri onayladı.
Cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı söylemlerin dışlanması:
Eylemler boyunca bir çok kişinin ve grubun, bir diğerinin söyleminden rahatsız olabileceği durumların oluştuğunu ancak bu zamana kadar bir kaç durum haricinde barışçıl şekillerde sorunsuz olarak atlatıldığı hatırlatıldı. Bir başka söz alan konuşmacı, hareketin sürdürülebilirliği için, bizi birbirimizden ayıracak her türlü söylem ve davranışın dışarlanmasının önemli olduğunu vurguladı. Herkes bu görüşe katıldı. Başka bir konuşmacı, kimsenin askeri olmak istemeyen veya bir kişiye duyulan öfkeyi belirtirken eylemin bir parçası olan başka kişilere saldıran slogan ve yazıların dışarlanması gerektiğini vurguladı.
Hareketin bir lider beklentisi olmalı mı?:
Forumda bu soru etrafında görüş bildirenler farklı düşünceler bildirdi. Bir grup konuşmacı, örgütlenme biçimlerinin bir gereği olarak liderliğin olması gerektiğini ancak bunun bir kişi olmasına gerek olmadığını belirttiler. Bir platformun da lider konumunda olabileceği eklendi. Bunun karşısında farklı örgütlenme biçimlerinde belirgin ve etkin bir lider konumu olmadan da hareketin var olabileceği ve yaygınlaşabileceği üzerine fikirler bildirildi. Karşı görüş sahiplerinin birbirlerine de hak vermesi ile hareketin olası örgütlenme biçimleri üzerine ayrı bir oturum yapılmasına karar verildi.
Bir eylem biçimi olarak boykot:
Söz alanlardan bir kişi, boykotun şu anda önemli bir eylem olacağı ve yakın bir zamanda yaygın bir boykot sürecinin başlaması gerektiğini dile getirdi. Bu konuda fikir birliği sağlandı. Bu fikri destekleyerek konuşmasına başlayan bir diğer konuşmacı, sosyal medyada yaptığımız boykotun görsellerini bir şekil paylaşarak eylemin etkinliğinin arttırılabileceğini dile getirdi. Bütün forum bu fikri onayladı.
Azınlınlık hakları ve eşitsizlerin eşitliği:
Bir konuşmacı, bu hareketin yönleniminin gerçek demokrasi olması gerektiğini vurguladı ve süreç boyunca azınlık haklarının hayati bir konu olarak savunulması gerektiğini vurguladı. Forum katılımcıları bu fikre destek verdi. Ayrıca hareketin bir neticesi olarak eşitsizlerin eşitliği olması gerektiğini dile getirdi.
Mücadele kültürünün noksanlığı:
Konuşmacılardan biri, kendi üzerinden verdiği örnek ile, mücadele kültürü noksanlığı olduğunu dile getirdi. Bu durumun gün geçtikçe değiştiğini ancak kalabalık bir kitle olarak bu eksikliğin hızla giderilmesinin zor olduğunu vurguladı. Bu durumun bir çok kişi için geçerli olduğu, katılımcılardan gelen destekten anlaşıldı. Bir başka konuşmacı bu fikri desteklerken, bunun politik farkındalığın artması için bir motivasyon olabileceği yönündeki umutlarını bildirdi. Bütün forum bu umutları paylaştığını belirtti.
Direniş alanında alkol kullanımı:
Her ne kadar bir çok kişi direniş alanında alkol kullanımına karşı çıksa da, alkol kullanımını yasaklanmasının karşı çıktığımız uygulamaların tekrarı olacağı konusunda fikir bildirildi. Böylece dikkatli ve önemli kararların bazı durumlarda hızlı verilmesi gereken eylem alanında alkol tüketimi konusunda eylemcilerin özdenetimlerine güvenilmesi gerektiği ancak herkesin birbirine konu ile ilgili uyarı yapma hakkı verdiğini kabul etmesi gerektiği konusunda hem fikir olundu. Agresyona ve tutarsız davranışlara neden olacak durumlarda, kişiler eylem alanının dışına çıkarılacaktır.
Polis şiddetinin unutulmaması:
Günlerdir yaşanan ve birçok arkadaşımızı kaybetmemize yol açan polis şiddetinin unutulmaması, unutturulmaması ve bilmeyenlerin bilgilendirilmesi yönünde fikir birliğine varıldı. Medyanın artık çokta ilgilenmediği gaz saldırıları veya polis eliyle fiziksel şiddetin insan bedeni üzerinde etkisinin, insanların zihnindeki etkiye bağlı olmadığı, hala ölümcül olduğu konusunda hatırlatma yapıldı.
Travma desteği duyurusu:
Ankara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan bir katılımcı, her türlü şiddete maruz kalmış eylemcilerin travma desteği ihtiyacı olabileceğini vurguladı. Kendisinin ve öğrencilerinin hem alanlarda hem de enstitülerinde bu desteği gönüllü olarak vermeye hazır olduklarını dile getirdi. İletişim bilgilerini ayrıca Kuğulu İnisiyatifi’ne veren hocamız, yaşananların kalıcı etkilerinin olabileceğini ve alınacak desteğin önemli olduğunu söyledi.
Kuğulu direnişi hakkında eleştiriler:
Konuşmacılardan bazıları, Kuğulu Direnişi’nin konumu ve hareket içindeki yeri açısından daha etkin ve daha örgütlü olması gerektiğini vurguladı. Ankara’daki diğer eylem alanları ile iletişiminin zayıf olduğu belirtildi. Bunu geliştirmek için çalışmalar yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Herkesin onayını alan bu görüşün karşısında söz alan Kuğulu’da kalan bir eylemci, polis şiddeti ve baskısının bazı çalışmaları yürütmeyi zorlaştırdığını ve kampa halk katılımının beklenenin altında olmasından çalışmaların hızlı yürütülemediğini hatırlattı. Kuğulu’da kalan eylemciler bu görüşü desteklediklerini belirttiler. Bir an önce Ankara’daki diğer ilçe veya mahallelerdeki oluşumlarla iletişim arttırılması için çalışmalara başlanmasına ve Cumartesi günü (22 Haziran) Ankara’nın her yerinden gelen oluşumlara sohbet çağrısında bulunuldu.
Yaşasın Türkiye'nin Gençleri:
Özellikle yaşça büyük konuşmacılar, konuşmalarında, bu hareketin içinde olan gençlerden daha önce böyle birşeyi başarabilecek potansiyeli göremedikleri için özür dilediler ve tam destek verdiklerini söylediler. Bir konuşmacı, konuşmasını 'Yaşasın Türkiye'nin Gençleri!' diye noktaladı ve bütün forum alkışlarıyla bu söylevi destekledi.
ParklarBizim.Blogspot'tan alinmistir