Post by Admin on Dec 24, 2013 23:01:49 GMT 2
EKOLOJİ MÜCADELESİ FORUMU – I SONUÇ BİLDİRGESİ
Cuma, 20 Aralık 2013
EKOLOJİ MÜCADELESİ FORUMU – I
FETHİYE/MUĞLA SONUÇ BİLDİRGESİ
Yuvarlakçay, Saklıkent, Akyaka, Yatağan, Alakır... HES’ler, termik santraller, nükleer santraller, kum ve taş ocakları, altın madenleri, kentsel dönüşümler, GDO’lar ve yeni kanunlarla; dağların, derelerin, ormanların, köylerin ve kentlerin şirketlere altın tepside sunulduğu bu süreçte artık çok iyi biliyoruz ki, bu sorunlar sadece bizlerin kentiyle ya da köyüyle sınırlı değil.
Doğayı sonsuz bir hammadde kaynağı olarak kullanıp ne pahasına olursa olsun büyüme mantığıyla hareket eden sistemin her seferinde faturasını ödeyen milyonlarca insan. Sanayileşme ve küreselleşmeyle birlikte kâr ve sermaye için doğayı bir araç olarak kullanan kapitalizmin bunalımı, bugün sadece ekonomik ve toplumsal krizleriyle değil, “şeyleştirilmiş doğa”nın sınırlarına dayandığı noktada ekolojik kriz olarak da karşımıza çıkıyor. Ekolojik krizden çıkış yolunu bulmak içinse bireysel tüketim alışkanlıklarının yeşillendirilmesi, seçimlerde oy kullanmak, aday çıkarmak ya da kendi bölgesel mücadelelerimize hapsolmaktan çok daha fazlasını yapmak, küçük balıkların arkasındakileri görebilecek bir mücadele örebilmek şart.
İnsanı doğanın dışına yerleştirip tüketicileştiren, kırı kentten kenti kırdan koparan, emeği işgücü olarak artığa, doğayı da hammadde olarak artığa dönüştüren bu sisteme karşı ekoloji hareketleri yıllardır mücadele veriyor. Bu hareketler, uygulanmayan mahkeme kararlarıyla, kopyala yapıştır ÇED raporlarıyla, kirli/temiz enerji tartışmalarıyla, enerji açığı ve kalkınma maskeleriyle şirketlerin haklarını koruyup kollayan egemenlerin dünyasında yaşamayı reddediyor.
1. Doğa biz insanların nesnesi değildir. Aksine doğanın parçası olarak biz insanlar, doğayla koparılan bağlarımızın yeniden tesisi için doğa üzerinde tahakküm kurmaya yönelik tüm algı ve eylemlerimizi terk etmek zorundayız.
2. Mağduru olduğumuz ekolojik kriz, ekonomik ve toplumsal krizlerin yaratıcısı olan kapitalist üretim şeklinin bir diğer sonucudur. Organik ürünler, yeşil evler, yeşil arabalarla tüketimin yeşillendirilmesi krizi çözmeyecek aksine kapitalizme yeni kâr alanları yaratarak kısır döngüyü yeniden üretmeye devam edecektir.
3. Ekolojik krizin kentlerde ve köylerde mağdurlarının yaşadığı sorunlar ortaktır. Sorunların çözümü, doğanın ve emeğin sömürüsüne, erkek egemen sisteme karşı birlikte hareket etme zeminlerinin yaratılmasıyla mümkündür. Bu zemin tepeden inme aydınlatmacı ve dayatmacı bir anlayışla değil, sömürünün muhatabı olan tüm kesimlerin kendi özgücüyle tabandan oluşturduğu bir birliktelikle kurulacaktır. Bu sebeple hiyerarşik yapıların ve sınıfsal/cinsel farkların hüküm sürmediği yatay örgütlenmeler yaratmak ve mücadeleyi dayanışmayla yürütmek önceliğimizdir.
4. Bu ortaklığın mücadele odağı havayı, suyu, toprağı metalaştıran kapitalizmdir ve bu birliktelik sisteme karşı bir alternatif yaratma amacında olduğu müddetçe başarılı olacaktır.
5. Ekolojik geleceğimiz, dar örgütsel çıkarlarımızdan daha önemlidir. Bu nedenle farklılıklarımızı görerek, ortak kamusal çıkarlarımızı gözeterek, kültürel ve biyolojik çeşitliliğin korunması, birlikte mutlu bir dünya yaratmanın coşkusunu paylaşmak istiyoruz. Karar verme süreçlerinin ortaklaştırılması, ortak kamusal alanların yaratılması için, çoklu bir temelde bir arada hareket etmeyi esas alıyoruz. Bu nedenle, karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve tartışma kültürünü kabul ediyor ve birlikte yaşamak için gerekli saygı, özveri ve güven duygusunu yaratacak bir politik kültürü nasıl yaratabileceğimizi birlikte hareket ederek bulmayı arzu ediyoruz.
6. Demokrasi genel oylardan ibaret seçmen kitlesine indirgendiğimiz, iradelerimizin sandıklara hapsedildiği bir yönetim biçimi olmamalıdır. İster genel ister yerel seçimlerde olsun adayların vaatleri değil bizlerin nasıl bir kent, nasıl bir ülke, nasıl bir dünya istediğimize dair kendi kurucu taleplerimiz ve politik reçetemiz önceliğimizdir. Yerel yönetimler altında örgütlenen ve toplumsal bir kazanım değil prosedürsel yapılardan ibaret olan yapılarda örgütlenmek yerine köylerde ve kentlerde kuruluşundan itibaren bizzat sürecin içerisinde olabileceğimiz kolektif örgütlenmeler oluşturulmak istiyoruz. Bu örgütlenmeler periyodik zamanlarda yüzyüze gelmeli, yerel ve genel sorunlar belirlenmeli, bunlara yönelik çözüm önerileri tartışılmalı ve taleplerimiz somutlaştırılmalıdır. Yine her türlü resmi kurumdan bağımsız olarak kendi öz gücüyle sorunlarına kendi çözümlerini üretmeli ve hayata geçirmelidir.
7. Kapitalizmin ekolojik krizine karşı yeniden bir mücadelenin olanaklarını tartıştığımız bu forum, mücadelenin yeniden inşasında da bir başlangıç olmuştur. Biz burada bulunanlar olarak Muğla’daki mücadelelerimizi ekolojik krize karşı bir mücadele ekseninde ortaklaştırmak üzere hep birlikte, yaşamın kolektifleştirilmesi irademizi ortaya koyuyor ve mücadelemizi bu hat üzerinden yürüteceğimizi açıklıyoruz. Ve yalnızca kendi bölgemizle sınırlı kalmamak adına bundan sonra yapılacak olan Ekoloji Mücadelesi Forumları’nın da aktif takipçisi olacağımızı, Forumlar sonrası oluşturulacak iradeler ve örgütlenmelerle dayanışma içerisinde olacağımızı açıklar, ikincisi İzmir’de yapılacak olan Ekoloji Mücadelesi Forumu’na tüm ekoloji mücadelesi bileşenlerini davet ederiz.
MUĞLA EKOLOJİ FORUMU
Fethiye/Muğla, 08.12.2013